Millet İttifakı, pazarlık protokolü ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ortak aday olarak açıkladı.
Millet İttifakı’nın “Ülkede yanlış giden şeyler var.” diyerek
kurduğu masanın Erdoğan karşıtlığı dışında çok az çözümde birleştiği bir yıl süren toplantıları izledik.
Her toplantı sonrasında açıklanan tutanaklarda birbirlerinin ayağına basmamak için özenle seçilen kelimelerin sıraya koyulduğunu, tabanlarda biriken gazın öteye gönderildiğine şahit olduk.
Cumhur İttifakı üyelerinin tabanlarını yönlendirerek zor geçen pandemi, enflasyon ve deprem süreçlerinde daha fazla müdahaleci pozisyonu vardı.
Buna rağmen ekonomik meselelere yurtdışındaki durumun neden olduğu suçlamalarıyla birlikte Sinan Ateş cinayetinin de etrafından dolanmayı tercih
etmeleri seçmen nazarında epey tepki ile karşılandı.
Ama her şeyi geride bırakan büyük bir deprem felaketi
yaşadık.
Askerin sahaya yeterli sayıda inmemesi, AFAD’ın yeterli
organizasyon gösterememesi herkesi çileden çıkardı.
AK Parti’nin Meclis’te deprem bölgesinde görevli milletvekilleriyle
yaptığı kapalı oturumda başta AFAD olmak üzere kurumların eksiklikleri de
milletvekillerinin raporlarına yansıdı.
Asrın felaketi denilmesi çok haklı olsa da işin içinden
çıkmak isteyen yöneticilerin kendi eksikliklerini bu kavramı yukarılara
taşıyarak yok etmek istemeleri hem iktidarın diğer üyelerini zora soktu hem de
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı...
Bunun en büyük göstergesi ise Adıyaman’daki özeleştiridir.
Eksikler olabilir.
Kurtarması gerekenlerin enkaz altında kurtarılmayı beklediği
bir afette tabii ki sorunlar olur.
Ama bu durumun eksiklerini göstermemek adına aksi yönde
propaganda yapılması vatandaşı çok irite etti.
Dürüst olunmalı!
Vatandaşı kandıramazsınız.
Çadır satan, üstüne üstlük bir de haklı çıkmaya çalışan yöneticilerin
bırakın görevden el çekmeyi neredeyse taltif beklediği vurgusunu yapması akıl
alır gibi değil.
Erdoğan’ı asrın lideri olarak görüp onun yaptıklarına tam
destek verenlerin, ona yaptıkları en büyük kötülük bu...
Lidere bağlılık kisvesi altında koltuğu koruma çakallığı...
“Ne de olsa Erdoğan büyük lider, herkesi yanlışlarıyla
taşıdığı gibi bizi de taşır.” kafasının yansıması...
Kimse yaptıkları ya da yapmadıklarıyla bu ülkenin yüzde 52’sini
bir zana kurban etmemeli...
Seçmeni kandırmanın bedeli sandıkta ağır olur.
90’larda bu senaryoyu çok gördük.
Benzer durum Millet İttifakı için de geçerli...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tiranlıkla eleştiren ve partili
cumhurbaşkanlığı ifadesi üzerinden kavramsallaştıran Kılıçdaroğlu’nun şu anki
adaylık profilinin ortaya koyduğu haklarla aynı olması ne kadar
kabul edilebilir.
Tabanları incitmemek gerekiyorsa İYİ Parti’nin ülkücü
tabanını HDP yakınlaşması ve incitmemek gerektiği gibi Haymana Mutabakatı
Heyeti’nin açıklamalarıyla da görüldüğü gibi Milli Görüş tabanı da
incitilmemeli...
Seçmen velinimet değil, seçmen bu ülkenin bir paydaşıdır.
Seçmen kutsal değil. Yanlışa inanabilir.
Ama doğrusuna inandırmak ve demokratik bir zemin kurmak
siyasi partilerin ve liderlerin sorumluluğudur.
Bu kapsamda Kılıçdaroğlu’na büyük bir sorumluluk düşüyor.
Halil İbrahim Sofrası üzerinden bütünleştirici bir dil kullanmasını
takdir etmekle birlikte seçim sürecinde ortak politikayı nasıl geliştireceğini
çok merak ediyorum.
Ortak adaylık epey zorlu bir süreç olacak.
Çünkü tabanda sadece ekonomi politikasında bile birçok
farklı fikir varken nasıl uzlaşılacağını ve hangi fikirlerin uygulanacağı ile nasıl karar verileceğini seçim boyunca iyi anlatmak zorunda kalacak.
İktidar, deprem bölgesini ayağa kaldırmak için başlattığı
çalışmalarla bu projelerini masaya getireceğini göstermiş oldu.
"Ben daha önce yaptım yine yaparım." mesajını ortaya çıkaran
bir kampanya dönemi Cumhur İttifakı’nın merkezine yerleşecek.
İlk adım ise 18 Mart’ta atılacak.
Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde ülkenin savunma
teknolojileri konusunda ortaya koyduğu yenilikler bir bir açıklanacak.
Seçime kadar da müjdelerle devam eden bir siyaset ile yürünecek.
Aralarda da Millet İttifakı’nın farklılıklarına vurgu
yapılacak.
Millet İttifakı, anketlerde en çok oy alacak formulasyonu
biraz garip bir yöntemle yapmış olsa da hayata geçirdi.
Buna rağmen bu birlikteliğin rüzgarını projelerle de
göstermek gerekiyor.
Altılı Masanın bazı projeleri çalıştığı ve seçim döneminde
açıklanma üzere beklettiğine dair bilgi edindim.
Ülkem için sevinçliyim zira projelerin yarışacağı bir seçim
atmosferi bizi bekliyor.
Seçmeni ikna eden seçimi götürür.
Seçmeni bir fikre zorlayan ya da kanalize eden ise büyük bir
hüsrana uğrar.
Benden söylemesi...
07.03.2023 tarihinde Milat Gazetesi'nde yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
0 yorum: