İkinci Dünya Savaşında Yıldırım Ordularıyla “süratli işgal” taktiğinde başarıya ulaşarak Avrupa’yı fetheden Hitler’in hırsını hiçbir şey doyuramıyordu.
Kendisine fethedilecek daha büyük hedef arayan Hitler, 1941 yılında hayata geçirdiği Barbarossa Harekâtıyla Sovyet topraklarını işgal operasyonunu başlattı.
Sovyetlerin büyük kayıplar verdiği bu taarruz bir süre sonra
diğer devletlerden gelen destek ile karşı taaruza dönüşmüş ve Berlin’e SSCB bayrağı dikilip 2. Dünya Savaşını sona erdiren 8 Mayıs 1945 tarihli teslimiyete kadar
devam etmişti.
![]() |
Almanya Genelkurmay Başkanı Wilhelm Keitel, Berlin'deki Karlshost Sovyet karargahında teslimiyet belgesini imzaladı. |
Savaş boyunca yaklaşık 70
milyona yakın insanın hayatını kaybetmesi büyük bir trajediyi beraberinde
getirirken bu kayıpların neredeyse
yarısının Sovyet devletleri tarafından verilmesi 9 Mayıs’ın Sovyetler
tarafından ne anlama geldiğinin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.
(Berlin’in teslimiyeti saat farkından dolayı Moskova’da 9
Mayıs tarihine denk geldiği için bu tarihte kutlamalar yapılıyor.)
Sovyetler Birliği'nin
on beş cumhuriyetinde kutlanan Zafer
Günü -SSCB’nin çöküşünden sonra 2002 yılında Baltık ülkelerinin bu
kutlamadan vazgeçmesiyle sayısı azalsa da- coşkusu aynen devam ediyor.
Türk devletlerinde de kutlanan bu gün aslında tarihi anlamda
birçok mağduriyeti içinde taşıyor.
Buna rağmen Türkiye’nin bu günü kutlamayan tarafta yer almasını her ne kadar eleştiriyor olsak da bu durum aslında İsmet İnönü’nün bir başarısıdır.
![]() |
Müttefik devletler birçok toplantı ile İsmet İnönü'yü Almanya'ya karşı savaş ilan etmek için ikna etmeye çalıştı |
Bu duruma Türk askerinin kanının artık Türkiye dışındaki coğrafyalarda akmaması gerektiğine olan inancı ya da devletin yıkılma korkusu deyin fark etmez.
Ülkenin gücünün az olması böyle zorlu bir kararın
verilmesine neden oldu.
İsrail’de de benzer bir durum var aslında.
Filistinlilere yaşama hakkı verilmemesini bir tarafa bırakırsak
İsrail’in Ortadoğu’da yaşayan tek demokrasi olduğu algısıyla Batılı devletler kandırılıyor.
Nazizm'in en büyük acısını çektiğini iddia eden Yahudilere
sahip çıkılırken Sovyetlerdeki 30 milyon insana kimse ses çıkarmıyor.
Filistin’de her gün ölen insanlara da kimse ses çıkarmıyor.
Çünkü dünya demokratik ve ölçülebilir değerler üzerinden
hareket etme zeminine oturduğu iddiasıyla yaşıyor.
Avrupa, demokrasi ve temsil için kendi içinde yüzyıllarca
savaş verdi.
Ortadoğu devletleri hâlâ bu süreci bitiremedi.
Filistin dünyadan destek alsa da yönetimindeki demokrasi
eksikliği bu desteğin kırılmasına neden oluyor.
Türkiye, bu nedenle yıllarca Filistin’de bir seçim yapılması
telkininde bulundu.
Bu süreç tam hayata geçirilecekti ki İsrail’in Doğu Kudüs’te
seçimleri yapmama kararı bir anda ortalığı karıştırdı.
Aynı süreçte bir anda ortaya çıkan 10 Mayıs’ta Mescid-i Aksa’ya baskın yapacağını açıklayan fanatik Siyonist Yahudiler kamuoyunu
galeyana getirdi.
10 Mayıs’taki Siyonistlerin üst baş yırtarak yalan
beyanlarla Filistinlileri tahrik edip saldırılar düzenlemesi 4.kez erken
seçimden çıkan ve koalisyon görüşmelerinde yıkılması beklenen Netanyahu’nun çok
işine geldi.
Bibi diye anılan 71 yaşındaki Netanyahu 2009 yılından beri
İsrail’de iktidarını sürdürüyor.
2019 yılında Netanyahu’nun adının geçtiği yolsuzluk olayları
2019’un Kasım ayında, rüşvet, yolsuzluk ve emniyeti suistimal suçlamalarıyla
soruşturmaya dönüşmüş ve Bibi’yi 2020 Nisan ayında yargı karşısına çıkarmıştı.
Trump’ın damadı Kushner’in çabaları ve Trump’ın Ortadoğu’daki “ya dostsun ya da düşman” şeklindeki yıkıcı siyaseti ile İbrahim Anlaşması'nı imzalayarak itibar kazanmaya çalışsa da meydanlardaki karşıtlarını ikna edemeyen Netanyahu’nun imdadına çok ilginçtir ki Mescid-i Aksa olayları yetişti.
![]() |
İbrahim Anlaşması imza töreni. |
Filistin’de seçimleri yaptırmayarak sözde tek “demokratik”
devlet olarak kalmak isteyen İsrail algısına oynayan Netanyahu bir yandan aşırı
milliyetçi ve Siyonistlerin siyasi desteğini de arkasına alacak adımlara imza
attı.
![]() |
Siyonist yerleşimciler Filistinlilere yapılanlara karşı Mescid-i Aksa'nın Burak duvarında kutlama yaptı |
Dışişleri Bakanlığı; İsrail'in Gazze’ye yönelik tank ve topçu atışlarına başladığını duyurdu.
Kaynağı belli olmayan İsrail’in kara operasyonu yapacağı
haberleri dolaşıma sokuldu.
Ve güm!...
Tam da Netanyahu’nun istediği oldu.
Yamina partisi lideri Naftali Bennet, yüksek tansiyon
sebebiyle Netanyahu hükûmetine karşı Birleşik Arap Listesi ile birlikte
koalisyon kurmayacağını açıklayarak Netanyahu ile birlikte bir “birlik hükûmeti” kurulmasına destek
verdi.
Oyun açık ama bu sefer tutacak mı emin değilim.
Türkiye’nin İslâm devletleriyle başlattığı sessiz diplomasi dikkatle takip edilmeli.
15.05.2021 tarihinde Milat Gazetesi'nde yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
0 yorum: