15 Mayıs 2021 Cumartesi

HERKES KUTLADI TÜRKİYE KUTLAMADI

İkinci Dünya Savaşında Yıldırım Ordularıyla “süratli işgal” taktiğinde başarıya ulaşarak Avrupa’yı fetheden Hitler’in hırsını hiçbir şey doyuramıyordu.

Kendisine fethedilecek daha büyük hedef arayan Hitler, 1941 yılında hayata geçirdiği Barbarossa Harekâtıyla Sovyet topraklarını işgal operasyonunu başlattı.

Sovyetlerin büyük kayıplar verdiği bu taarruz bir süre sonra diğer devletlerden gelen destek ile karşı taaruza dönüşmüş ve Berlin’e SSCB bayrağı dikilip 2. Dünya Savaşını sona erdiren 8 Mayıs 1945 tarihli teslimiyete kadar devam etmişti.

Almanya Genelkurmay Başkanı Wilhelm Keitel, Berlin'deki Karlshost Sovyet karargahında teslimiyet belgesini imzaladı.

Savaş boyunca yaklaşık 70 milyona yakın insanın hayatını kaybetmesi büyük bir trajediyi beraberinde getirirken bu kayıpların neredeyse yarısının Sovyet devletleri tarafından verilmesi 9 Mayıs’ın Sovyetler tarafından ne anlama geldiğinin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.

(Berlin’in teslimiyeti saat farkından dolayı Moskova’da 9 Mayıs tarihine denk geldiği için bu tarihte kutlamalar yapılıyor.)

Sovyetler Birliği'nin on beş cumhuriyetinde kutlanan Zafer Günü -SSCB’nin çöküşünden sonra 2002 yılında Baltık ülkelerinin bu kutlamadan vazgeçmesiyle sayısı azalsa da- coşkusu aynen devam ediyor.

Türk devletlerinde de kutlanan bu gün aslında tarihi anlamda birçok mağduriyeti içinde taşıyor.

Buna rağmen Türkiye’nin bu günü kutlamayan tarafta yer almasını her ne kadar eleştiriyor olsak da bu durum aslında İsmet İnönü’nün bir başarısıdır.

Müttefik devletler birçok toplantı ile İsmet İnönü'yü Almanya'ya karşı savaş ilan etmek için ikna etmeye çalıştı

Bu duruma Türk askerinin kanının artık Türkiye dışındaki coğrafyalarda akmaması gerektiğine olan inancı ya da devletin yıkılma korkusu deyin fark etmez.

Ülkenin gücünün az olması böyle zorlu bir kararın verilmesine neden oldu.

İsrail’de de benzer bir durum var aslında.

Filistinlilere yaşama hakkı verilmemesini bir tarafa bırakırsak İsrail’in Ortadoğu’da yaşayan tek demokrasi olduğu algısıyla Batılı devletler kandırılıyor.

Nazizm'in en büyük acısını çektiğini iddia eden Yahudilere sahip çıkılırken Sovyetlerdeki 30 milyon insana kimse ses çıkarmıyor.

Filistin’de her gün ölen insanlara da kimse ses çıkarmıyor.

Çünkü dünya demokratik ve ölçülebilir değerler üzerinden hareket etme zeminine oturduğu iddiasıyla yaşıyor.

Avrupa, demokrasi ve temsil için kendi içinde yüzyıllarca savaş verdi.

Ortadoğu devletleri hâlâ bu süreci bitiremedi.

Filistin dünyadan destek alsa da yönetimindeki demokrasi eksikliği bu desteğin kırılmasına neden oluyor.

Türkiye, bu nedenle yıllarca Filistin’de bir seçim yapılması telkininde bulundu.

Bu süreç tam hayata geçirilecekti ki İsrail’in Doğu Kudüs’te seçimleri yapmama kararı bir anda ortalığı karıştırdı.



Aynı süreçte bir anda ortaya çıkan 10 Mayıs’ta Mescid-i Aksa’ya baskın yapacağını açıklayan fanatik Siyonist Yahudiler kamuoyunu galeyana getirdi.

10 Mayıs’taki Siyonistlerin üst baş yırtarak yalan beyanlarla Filistinlileri tahrik edip saldırılar düzenlemesi 4.kez erken seçimden çıkan ve koalisyon görüşmelerinde yıkılması beklenen Netanyahu’nun çok işine geldi.

Bibi diye anılan 71 yaşındaki Netanyahu 2009 yılından beri İsrail’de iktidarını sürdürüyor.

2019 yılında Netanyahu’nun adının geçtiği yolsuzluk olayları 2019’un Kasım ayında, rüşvet, yolsuzluk ve emniyeti suistimal suçlamalarıyla soruşturmaya dönüşmüş ve Bibi’yi 2020 Nisan ayında yargı karşısına çıkarmıştı.

Trump’ın damadı Kushner’in çabaları ve Trump’ın Ortadoğu’daki “ya dostsun ya da düşman” şeklindeki yıkıcı siyaseti ile İbrahim Anlaşması'nı imzalayarak itibar kazanmaya çalışsa da meydanlardaki karşıtlarını ikna edemeyen Netanyahu’nun imdadına çok ilginçtir ki Mescid-i Aksa olayları yetişti.

İbrahim Anlaşması imza töreni.

Filistin’de seçimleri yaptırmayarak sözde tek “demokratik” devlet olarak kalmak isteyen İsrail algısına oynayan Netanyahu bir yandan aşırı milliyetçi ve Siyonistlerin siyasi desteğini de arkasına alacak adımlara imza attı.

Siyonist yerleşimciler Filistinlilere yapılanlara karşı Mescid-i Aksa'nın Burak duvarında kutlama yaptı

Dışişleri Bakanlığı; İsrail'in Gazze’ye yönelik tank ve topçu atışlarına başladığını duyurdu.

Kaynağı belli olmayan İsrail’in kara operasyonu yapacağı haberleri dolaşıma sokuldu.

Ve güm!...

Tam da Netanyahu’nun istediği oldu.

Yamina partisi lideri Naftali Bennet, yüksek tansiyon sebebiyle Netanyahu hükûmetine karşı Birleşik Arap Listesi ile birlikte koalisyon kurmayacağını açıklayarak Netanyahu ile birlikte bir “birlik hükûmeti” kurulmasına destek verdi.

Oyun açık ama bu sefer tutacak mı emin değilim.

Türkiye’nin İslâm devletleriyle başlattığı sessiz diplomasi dikkatle takip edilmeli.


15.05.2021 tarihinde Milat Gazetesi'nde yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

0 yorum: