4 Mayıs 2021 Salı

VAVEYLA KOPARMALAR BİTMELİ

İçişleri Bakanlığı vatandaşların büyük oranda tedbirlere uyum sağladığı ve iş hayatının "7 milyon 30 bin 446 çalışma izni muafiyet” belgesi verilerek devam ettiği açıklamasını yaptı.

Yani 85 milyon insanı şu an 7 milyon insan geçindiriyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu

Televizyonlardaki konuşmaların aksine daha önceki uzun soluklu tam kapanmalardan büyük tecrübeler edinildiği hem ekonomiyi hem de tedbirleri sürdürecek bir düzenin sağlanmaya çalışıldığı açıkça görülüyor.

Tabii ki gönül, uzmanların da dediği gibi üç haftalık her sektörün tam kapanacağı bir sürece girilmesini isterdi.

Ama bu çok da mümkün değil.

Bunu yapmak için birçok yeni varyantın çıktığı bir dönemde riskleri kontrol edebilmek adına turizmi de sınırlandırmanız gerekiyor.

Bu da gösteriyor ki koronavirüs tedbirlerine uymayan her bir birey aslında Türkiye’nin daha da iyi olmasını sağlayacak her çözüme büyük zarar veriyor.

Özellikle ekranlarda gerçekten uzak söylemlerle sadece kitle oluşturabilmek için hunharca edilen laflar ülkeye ve vatandaşların huzuruna kast ediyor.

Yapılan eleştirilerde haklılık payı olabilecek tek konu tasarrufların artırılması olacaktır.

Fakat vatandaş  2 bin 825 Lira 90 Kuruş tutarındaki asgari ücret ile ayakta kalmaya çalışıyor.

Hatta çoğu insan da bundan bile yoksun vaziyette.

Tuzu kuru olup da malikanelerden ya da yalılardan çıkarak televizyonlarda konuşanlar veya sosyal medyada duyar kasanlar büyük bir iki yüzlülük içinde...

Bazen bu iki yüzlülükler tatil için gittikleri otellerde yaptıkları paylaşımlarla kendisini gösterirken bazen de Bodrum Belediye Başkanı gibi artık "isyan" noktasına gelen çığlıklarla kendisini gösteriyor.

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras: "Bodrum'da 500 kişi var"

Tam da bu aşamada sistemin işlemesi için basının özgür olması çok önemli.

Ama bu iş bazı basın mensuplarının doğruyu ortaya koymak yerine kendi popülaritesi için vaveyla koparmasıyla olmaz.

Ekranlarda bağırıp çağırarak kafaları karıştırmak gazetecilik yapmak değil.

Evet zorlu bir dönemdeyiz.

Evet daha fazlası için daha çok çalışılabilir.

Evet meslektaş olarak bize de büyük sorumluluk düşüyor.

Ama kendi menfaatleri için yalan söylemekten bir olsun imtina etmeyen meslektaşlarımın 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününü kutlamayacağım.



Çünkü onlar ortalığı karıştırmakta oldukça özgürler.

Kimsenin derdi devlet, millet ya da vatandaş değil.

Tek dert “beni bilin”, “ben önemliyim” demek!...

Neyse 3 Mayıs aynı zamanda benim çok önemsediğim başka bir gün olan 3 Mayıs Türkçülük Günü.

Irkçılık boyutu ile konuya bakmak günü ortaya çıkaran o dönemlerde yaşananları göz ardı etmek demektir.

Komünizm tehdidinin Boğazlarımıza talip olması ve emperyalist emellerini sözde “özgürlükçü” hayaller olarak süslemesi Sovyetleri masum değil daha saldırgan göstermişti.

İşte bu talepler Türk dünyasının uyanması için Türkiye’nin sorumluluk alması gerektiğinin herkes tarafından anlaşılmasını sağladı.


Bugün
Türk Keneşi ile daha da ileri gitmeye çalışan bir hayalin önemli bir adımı atıldı.

Daha fazlası için Türkiye’nin ekonomik gücünü artırmak gerekiyor.

Bunun için de bilime ve sorgulanabilir üretken bir sistem kurmaya ihtiyacımız var.

Aslında yaşanan tüm bu kavgalar Avrupa’nın yüzlerce yılına mâl oldu.

Türkiye ise çok daha kısa bir sürede bu hendeği atlayacak.

AŞIDAN GELİR HIRSI

Nisan ayı için 150 milyon dozdan fazla aşı üretimi aksamaya uğradı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2020 yılında yaptığı açıklamayla Türkiye'nin aşı üretim kapasitesinin aylık 50 milyon doza çıkarıldığını söylemişti.

Geçtiğimizi gün özel bir firmanın Sputnik V aşısını Türkiye'de üreteceği anlaşmaya imza atması bu kapasitenin bir miktarının kullanılacağı anlamına geliyor.


S
algının kontrol edilemez noktaya ulaştığı ve sokaklarda ölülerin yakılmaya başlandığı Hindistan'ın yaşadıkları aşı üretimine de olumsuz yansıdı.

Bu durum karşısında Avrupa'nın, hemen yanı başında güvenilir bir tedarikçi olarak kendisini ispatlayan Türkiye ile masaya oturması herkesin menfaatine olacaktır.

Her ne kadar farklı bir sansasyon çıkartılsa da AB'nün üst kanadının Beştepe ziyaretinde bu konulara girildiğini umuyorum.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in ziyareti

Sanırım aşılama sorununa çözüm getirecek herkesin aklındakini Türk Eczacıları Birliği Başkanı Eczacı Erdoğan Çolak çok güzel bir şeklide dile getiriyor:

Aşıda patent kaldırılmalıdır.


04.05.2021 tarihinde Milat Gazetesi'nde yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

0 yorum: