Tam, “İşler sarpa saracak. Kasada para kalmadı.”, derken ortaya çıkan beklenmedik durumlar beni şaşırtmaya devam ediyor.
Ne kadar analiz yaparsanız yapın analizlerde her zaman bir “beklenmedik
olaylar” sapması dikkate alınır.
“Artık bitti. Dolar en az 30 TL olur.” diyenlerin sesinin bir
anda kesildiğini ve temkinli sessizlik moduna girdiğini görebilirsiniz.
Benzersiz ekonomi politikamızın ortaya koyduğu derin başarı nedeniyle beklenmedik bir katma değer elde ettiğimizi söylemek isterdim ama maalesef esas neden o değil.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş iyiden iyiye şirazeden
çıktı.
Avrupa Birliği’nin Rusya’yı dizginlemek için ortaya koyduğu
yaptırımlara "enerji kartı" ile cevap gelmesi oyunun kurallarını değiştirdi.
Rusya’nın tarihi boyunca bir tehdit olarak kullandığı ama
hiçbir zaman müdahale etmediği doğal gaz arzında vanaları kapatması Avrupa’nın
yeni çözüm arayışlarına yönelmesine neden oldu.
“Bu kış nasıl geçecek?” derken Almanya’nın komşularının 19
dereceden fazla bir ısınma yapmasının şikâyeti hâlinde devlet tarafından 200
Avro ile ödüllendirileceği billboardları sokakları süsledi.
Bundan bir sene önce söyleselerdi, herhâlde kimse inanmaz
hatta “Saçmalama kardeşim, koca Avrupa, yapar mı hiç öyle şey?” derlerdi.
Ama oldu!..
Baskıyı gören Avrupalıların emeklisi rotayı Türkiye’ye
çevirdi.
Yaz aylarında ucuz tatil yaptığı Türkiye’nin turizmdeki
profesyonelliğine şaşıran turistlerin kış için de “Neden olmasın?” diye Antalya’yı
rotasına alması kış dönemi için “1 milyon Avrupalı” beklentisini ortaya
çıkardı.
Günlük 21 Avroluk tarifeler ile reklamlar çıkmaya başladı.
Cumhurbaşkanlığındaki bazı yetkililer “Malınızı ucuza kaptırmayın!”
diyerek turistleri keklemek gerektiğine vurgu yaptı.
Tatil sezonu sonunda boş kalan otellerin bu kriz durumundan dolayı bayram ettiği bir haber olsa da, beklenen 1 milyon turistin Suriyelilerin ortaya
koyduğu etkiye neden olacağını gözden kaçırmamak gerekiyor.
Neticede ülke içindeki gıda tüketimine göre dengeye gelen
üretimin bozulacağı bir durum ile karşılaşacağız.
Seralardaki domatesin iyice değerleneceği bir kış bizi
bekliyor.
Gıdanın iyisini, tazesini birinci elden tüketecek
turistlerin kasamıza bırakacağı döviz ise beklenmedik durumun ta kendisi olarak
doların 30 TL olacağı senaryolarını şimdiden çöpe attı.
Aldığım duyumlara göre Rusya ile önceki kontrat fiyatlarına
göre yüzde 25 daha ucuza doğal gaz anlaşması yapıldığı bilgisi de düşünülecek
olursa kış turistlerinin cari fazlaya katkı yapacağı anlaşılıyor.
Geriatri’de istediği başarıyı yakalamayan Türkiye’nin kışın
gelecek Avrupalılarla bu alanda da gelişim göstereceği bir dönemeç
yaşayabiliriz.
Malum ülkemizin yüksek teknoloji ürün üretimi ile finansal
piyasalardaki kalite açığını giderecek bir ardıl kaleme ihtiyacımız var.
Yaşlı bakımı tabii ki de böyle bir kalem olabilir.
Neticede o kadar şehir hastanesi ve otel boşta durmamalı.
Devletimizin doktorlara yönelik yeni yatırımının altında yatan
gerekçelerden biri de bu gelir kapısına olan güven olsa gerek.
Yunanistan’ın da durduk yere Türkiye’yi kışkırtarak savaş
tamtamları çalmasının bir sebebi de bu olabilir.
Çünkü halihazırda Avrupalıların kış için diğer rotası
komşumuz Yunanlar olacak.
Rekabet var yani...
Ticari kazanım için bir radar kilidi atmanın nesi olacak ki zaten.
Avrupalıların "Pis Türkler!"e karşı tercihi çabuk olacaktır ne de olsa...
İş insanları ekonomideki bu süreçlerde Türkiye’nin geleceği için daha profesyonel
çabalara girilmesi gerektiğini düşünüyor.
Türk Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV) Başkanı Veli
Sarıtoprak ile geçtiğimiz gün birkaç kelam etme fırsatı bulduk.
Sarıtoprak, “Ben umudumu kaybetmedim. Bir darboğazdan
geçiyoruz. Ülke ekonomik olarak bir patinaj yapıyor. Dünyada yaşanan değişim ve
dönüşüme bizim de ayak uydurmamız lazım. Milletçe yeni hedefler ortaya koymalı,
kendi öngörümüzü yaratmalı ve dünya birinciliğine oynayan bir ulus olmalıyız.
Bunun yolu teknolojik yatırımlara öncelik vermek ve dijital dönüşümümüzü
tamamlamak olmalı.” cümleleriyle ortak düşüncemizi dile getirdi.
![]() |
Türk Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV) Başkanı Veli Sarıtoprak |
Sarıtoprak çözümü Dijital Dönüşüm Bakanlığı kurulmasında bulsa da ortaklaştığımız bir başka ifadesi de “Kısır siyasi tartışmalardan uzaklaşarak kaynaklarımızı ve tüm enerjimizi teknoloji ve kalkınma seferberliği için harcamamız yönünde olacağı” anlatımıydı.
"Dostlarımız sağ olsun." diyen sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın attığı adımlar kışı geçirme konusunda çabası olduğunu ve uluslararası desteği sağladığını gösterse de iç piyasanın öngörülebilir politikalar isteğini MÜSİAD'dan gelen "Herkes işini yapsın!" çıkışı ile de görebiliyoruz.
Daha iyisi olur mu?
Olur tabii...
Peki, buna talip olanların kapasitesi var mı?
İşte cevabı merak edilen esas soru bu...
13.09.2022 tarihinde Milat Gazetesi'nde yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
0 yorum: