Genelde makro ekonomi ve enerji ile ilgileniyorum.
Tarım gibi spesifik alanlara ancak birilerinin dikkatimi o
yöne çekmesi ile yönelebiliyorum.
Bu alanda yakın zamanda dikkatimi çeken bir olay oldu.
Türkiye Tarım Hayvancılık
ve Arıcılık Platformu (TAHAP)’nun birkaç organizasyonunu takip ettim.
Kendi hâlinde bir şeyler yapmaya çalışan insanlar izlenimi
edindim.
Fakat daha sonra gerek Kemal
Kılıçdaroğlu gerek ise Doğu
Perinçek, bu kuruluşun arıcılara yaptığı yolsuzluklardan bahsedince olayı araştırma sorumluluğum olduğu düşüncesine kapıldım.
Tarım alanında uzman meslektaşlarımdan Ankara’daki
mağdurlarla bir görüşme ayarlamasını istedim.
Kısa zaman sonra bir görüşme gerçekleştirdim.
Uzun uzadıya olanları anlattılar.
584 milyon yolsuzluk yapıldığını söylediler.
İddia edilen rakam müthiş!
Evrak istedim.
Bana takriben 1,5 milyonluk ödeme evrakı verdiler.
Hemen peşine düştüm.
AK Parti ve CHP’li bazı vekillerle görüştüm.
Ayrıca konunun tarafı olan ya da adı geçen çoğu kişi ile
temasım oldu.
En sonun da cevap hakkı gereği TAHAP
Başkanı Mustafa Sarıoğlu ile uzun görüşmelerim oldu.
 |
TAHAP Genel Başkanı Mustafa Sarıoğlu |
584 milyon olduğu söylenen yolsuzluk rakamlarına rağmen TAHAP’ın yılbaşından bu yana hesap
hareketlerinde 55 milyonluk bir
hareket olduğunu verilen evraklarda gördüm.
Sonuç itibarıyla şunu söyleyeyim:
Taraflar hakkında beyanlarına göre halihazırda yolsuzluk ya da
dolandırıcılıkla ilgili bir suç duyurusu bulunmuyor.
Cumhuriyet savcılarının çıkan haberler ve iddialara
istinaden resen TAHAP Başkanından ifade almasının çok yerinde olacağını
düşünüyorum.
Konu ile ilgili adı geçenler birlikte ortaya atılan iddialar, çok büyük bir
vahameti ortaya koyuyor.
Devletin bu iddiaların üzerine gitmesi, kim kimi mağdur
ettiyse muhakkak surette hesabını sorması çok ama çok elzem.
DOĞAL GAZDA TÜRK
OYUNU
Piyasa boşluk kabul etmez. Eğer bir kâr fırsatı varsa
muhakkak o birileri tarafından doldurulur.
Rusya’nın 155 milyar metre küp doğal gaz ihracatını
sonlandıran Avrupa Birliği, gerekli teminin büyük çoğunluğunu ABD başta olmak
üzere Cezayir ve Katar’dan LNG olarak karşılamaya çalıştığı bir süreç
yaşıyoruz.
İtalya ve Hollanda gibi yaptırımı arka plana atan ülkelerin Rusya’dan aldığı
LNG bile Rusya’nın boru hatlarından gelen doğal gazına alternatif olabilmiş
değil.
155 milyar doğal gaz ihtiyacını ne LNG’den dönüştürecek
tesis var de ne de yapılan tasarruflar bu ihtiyacı karşılayabilir.
Fırsat bu fırsat diyen Türkiye’nin talih kuşu ayağına geldi.
Nabucco projesiyle Rus gazına alternatif olması beklenen
Türkmen ve Kazak gazlarını Avrupa’ya yâr etmeyen Rusya, hemen büyük
anlaşmalarla bu ülkelerden gaz alma adımını atmıştı.
Riskin uzaklaştırdığını düşünen Rusya’nın karşısına
Türkiye’nin Azerbaycan ile birlikte hayata geçirdiği TANAP çıktı.
16 milyar metre küpün sadece 6 milyarını alan Türkiye’nin 60
milyarlık tüketimi düşünülünce -çok da anlamlı olmayan bir sayı olsa da- hedef
aslında hep daha fazlasıydı.
Nitekim bunu gören Rusya, Türk Akım boru hattı ile
Karadeniz’den Avrupa’ya sevk edilecek 30 milyar metre küp kapasitede boru
hattını inşa etti.
Türkiye’ye “al sana bir kaynak, bırak bu işleri” minvalinden
bir adım olsa da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte gelen Rus gazı yaptırımları, yepyeni bir imkân ortaya çıkardı.
Pas gelince gol atmamak olmaz.
Türkiye; Azerbaycan ve Türkmenistan ile Türkmen gazının Avrupa’ya ulaştırılma hedefini yani aslında maliyetinden dolayı gerçekleşmeyen
Nabucco'yu harekete geçiriyor.
Rusya ile Avrupa’nın karşı karşıya gelmesini çok iyi kullanan
Türkiye’nin bir enerji üssü olmasını sağlama politikası adım adım ilerliyor.
TANAP ve TAP hatlarına yapılacak eklerle birlikte ilk etapta
Türkmen gazının Avrupa’ya ulaştırılması mümkün.
Rusya’nın satılamayan gazı Çin’e satması Türkmenlerin Çin’e
gaz satma politikasını sekteye uğratabilir.
Bu nedenle Türkmenistan’ın projeye sıcak yaklaşması çok muhtemel...
Türkiye’nin böyle bir proje ile bölge sorunlarını çözmek
için gücünü bir nebze daha artırması İran, Suriye, Irak, İsrail ve Yunanistan ile
ilişkileri çok daha başka boyutlara getirme fırsatı anlamına gelebilir.
Bu fırsatı kaçırmamak gerekiyor.
Avrupa’dan yatırımlara finansal destek sağlanabilirse adımlar
çok doğru bir hâl alır.
MİLYONER OLMA HAYALİ ENFLASYONA
YENİLDİ
Geçen gün “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında 1
milyonluk sorunun sorulmuş olması istenilen heyecanı oluşturmadı.
Çünkü milyoner olmak artık bir işe yaramıyor.
Programın ilk çıktığı zamanlarda bu para ile on tane ev
alınabilse de şimdi bir ev bile alınamıyor.
Bence programın adı artık “Kim Milyarder Olmak İster?” şeklinde değiştirilmeli.
Acı tabloyu da hepimiz kabul etmeliyiz...
FAİZ YANLIŞINA ÇÖZÜM
Çok ciddi bir döviz krizine
doğru hızla yaklaşıyoruz.
Yapılan değerlendirmelere göre 200 milyar dolarlık bir kaynağı kuru sabit tutmak için kullandık.
Hâlbuki bu kaynak kasada tutulsa, şu an zaten piyasa faizi
en fazla yüzde 13 olurdu.
Eğer finansal araçlar
üzerine bir kontrol gerekiyorsa bence bunun yapılması gereken tek alan krediler olmalı.
Yurtdışında maaşıyla geçimini rahatça idame ettiren
insanların kredi alması epey zor.
Zaten bankaların haftanın her günü çalışmamasının bir sebebi
de bu...
Bankaların kaynaklarını yatırım yapılacak alanlara
yönlendirmesine yönelik mevzuatlar oluşturulmalı.
Bu saatten sonra ev ihtiyacı da kalmadı.
Lüks ev ihtiyacı için kredi kullandırılmasının da bir anlamı
yok.
O zaman ekonomiyi geliştirmek için girişimcilik ve üretim yatırımı
için kredi musluklarının açılmasından başka bir yol kalmadığı görülüyor.
İthal ikame sağlayan alanlarda devletin faiz desteği verdiği
krediler ile yürütülen bir süreç yıllara sari olacak şekilde Türkiye’nin
yükselmesi sonucundan başka bir yere çıkmayacaktır.
Kredi ve kredi kartı limitleri düşürülüp insanların
ihtiyaçlarını sağlayacak kadar asgari ücret verilmesi finansal sistemi
rahatlatacağı gibi sürdürülebilir ve katma değerli bir ekonomi kurulmasını imkân
tanıyacaktır.
Böyle yürütülecek ekonomi yönetiminde tek ihtiyaç ARGE
olacak. Bunun için de eğitim devrimine ihtiyacımız var.
Zincirin halkaları gibi olsa da gerçek bu...
Başka hedefler ve yöntemleri çözüm olarak göstermek bu
gerçeği gizlemiyor.
13.12.2022 tarihinde Milat Gazetesi'nde yayımlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.